Hâlâ garibim ben insanlar için. İnsanların en çok garipsediği uzun keçi sakallarımı kestim. Artık sıradan uzun saçlı bir insan izlenimi verdiğimi düşündürebilir bu size, lakin hiç de öyle değil. Büyük bir şaşkınlık içinde beni izleyen insanların sayısı sadece %20 oranda azalmış oldu (oturup istatistik tuttum ya...)
Sakallarımı uzattığım bir dönemde yine ilginç bir diyalog başıma gelmişti. Onu aktarmak istedim size... Fakat bu diyalog değildi sanki, çünkü ben hiç konuşmadım...
2007 yazında 10. Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği'ne götürmek üzere çadırlarımızı ve matlarımızı arkadaşın evine bırakacağız bir gün öncesinden. Kendisi otogara araba ile geleceği için ona daha kolay olur taşımak diye (bize eşyasız otogara gitmek kolay olacak diye değil yani..). -Bilen varsa- Denizli İstiklal caddesi üzerinde Allı Cami'nin duvarının kenarına yığdık bütün eşyaları. Melis ve Ceyda diğer arkadaşımızı çağırmak üzere onun evine gittiklerinde ben bütün malzemelerin başında, yorgunluğumu atmak için tulumlardan birinin üzerine oturmuş, elimde kovboy şapkam bekliyorum. O esnada yan taraftaki alışveriş merkezinden ellerinde cipslerle çıkan çocuklardan birisi bana doğru yaklaşmaya başladı:
Çocuk: Abi! Sen yabancı mısın?
Aziz: (aldırmaz bir eda ile gülümsedim ve evet dercesine başımı salladım)
Çocuk: (gitmek üzere iken geri dönüp) Peki abi, ingiliz misin sen?
Aziz: (yine aynı tavır ile kafamı salladım)
Çocuk: (diğer çocuğa) Yaa, gördün mü! Ben sana demedim mi ingilizdir diye...
İşte böyle, zamanı ile İngiliz bile oldum ahali...
(Fotoğraf: Burcu Çoban; Minolta XG1, 100 Asa Kodak ProFoto; Ocak 2007, IKEA, Forum Bornova)
Sakallarımı uzattığım bir dönemde yine ilginç bir diyalog başıma gelmişti. Onu aktarmak istedim size... Fakat bu diyalog değildi sanki, çünkü ben hiç konuşmadım...
2007 yazında 10. Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği'ne götürmek üzere çadırlarımızı ve matlarımızı arkadaşın evine bırakacağız bir gün öncesinden. Kendisi otogara araba ile geleceği için ona daha kolay olur taşımak diye (bize eşyasız otogara gitmek kolay olacak diye değil yani..). -Bilen varsa- Denizli İstiklal caddesi üzerinde Allı Cami'nin duvarının kenarına yığdık bütün eşyaları. Melis ve Ceyda diğer arkadaşımızı çağırmak üzere onun evine gittiklerinde ben bütün malzemelerin başında, yorgunluğumu atmak için tulumlardan birinin üzerine oturmuş, elimde kovboy şapkam bekliyorum. O esnada yan taraftaki alışveriş merkezinden ellerinde cipslerle çıkan çocuklardan birisi bana doğru yaklaşmaya başladı:
Çocuk: Abi! Sen yabancı mısın?
Aziz: (aldırmaz bir eda ile gülümsedim ve evet dercesine başımı salladım)
Çocuk: (gitmek üzere iken geri dönüp) Peki abi, ingiliz misin sen?
Aziz: (yine aynı tavır ile kafamı salladım)
Çocuk: (diğer çocuğa) Yaa, gördün mü! Ben sana demedim mi ingilizdir diye...
İşte böyle, zamanı ile İngiliz bile oldum ahali...
(Fotoğraf: Burcu Çoban; Minolta XG1, 100 Asa Kodak ProFoto; Ocak 2007, IKEA, Forum Bornova)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder