23 Mayıs 2011

Ameliyat Yılı

Mayıs 23, 2011
2011 resmen ameliyat yılı oldu... Seneye bir ameliyatla başlamamın üzerine yarın sabah yeni bir ameliyat oluyorum...

Yarın için ise ameliyat değil de, bıyıklarımı kesecek olmak korkutuyor... :)

14 Mayıs 2011

Bu Hesapta Bir Yanlışlık Var!

Mayıs 14, 2011
Seçimlerin yaklaşması ile herkesin en büyük derdi AKP'nin bu kadar büyük bir oy oranı ile tekrar iktidar olması... 


İşte bu noktada, bu paniği ortadan kaldırmak için ortaya atılan fikirler ve görüşler de sanki çaresizlik itirafları gibi... Solda birlik, Oyların CHP'de toplanması, "Barajı geçemeyecek partiye boşuna oy atmayın" söylemleri, ortada birlik, köşede birlik, kafede birlik falan...

Ama işte ne yazık ki bunların hepsi çaresizlik söylemleri olduğu için olması gerekeni yansıtmıyor ve Türkiye'yi olması gerekenden daha fazla karanlığa itiyor.


Kendi adıma, şu an favori olan 3 partinin genel başkanlarından da haz etmediğimi not düşeyim öncelikle. 

"Peki şimdi sorun nerde, AKP'nin karşısında tek güç olabilmek neden kötü bir şey olsun ki?" diyenleriniz çok ama unutmayın, panik hallerinde genelde insanlar düşünmeden hareket etme eğilimindedirler. Bu da o hareketlerden birisi. 

Şimdi yavaş yavaş bu durumları irdeleyelim... Herkesin ağzından bu aralar çıkan sözlerden birisi şu: "Yahu X partiye oy vereceğine CHP/MHP'ye oy ver bari de oyun işe yarasın". Bu durum karşısında gidip CHP veya MHP'ye oy veren çok kişi oldu geçen seçimlerde ancak unuttuğumuz bir şey, Türkiye'nin yönetim şeklinin Parlamenter Cumhuriyet olduğu ve bu yolun çok partili bir rejimden geçtiği.

2007 seçim tablosunu beraber inceleyelim: 
Soldaki sonuçlar 2007'de partilere atılan oy oranlarına göre ülke geneline dayanarak benim hazırlamış olduğum tablo. Oy oranları birebir olsa da, milletvekili sayılarının çakışmamasının sebebi Bağımsızlar'ın hesaba katılmamış ve sonuçların şehir değil ülke bazında hazırlanmış olması.

Şimdi gelelim, tablomuza göre AKP %46,6 oy oranı ile 314 Mv çıkarmış iken CHP %20,9 ile 140 ve MHP %14,3 ile 96 Mv çıkarmış durumda. Tabloda DP'nin %5,4 GP'nin ise %3,0'da kalmış olduğunu görüyoruz. Yani mecliste AKP 550 sandelyenin 314'üne sahip. Ya da diğer bir deyişle AKP karşısında 236 Mv var.

Şimdi bu seçim sonuçları üzerinden AKP'nin oy oranını ve oy sayısını sabit tutarak, bir partiyi daha parlamentoya dahil edelim. 

Tablo'daki sırada ilk parti DP. Şimdi CHP'nin %4,6 oyunu DP'ye kaydıralım ve DP'de meclise girsin. Sonuçlar aşağıdaki gibi değişecek:
Tabloda gördüğümüz gibi AKP'nin oy oranını sabit tuttuk ve CHP'nin oylarının %4,6'sını DP'ye kaydırdık. Böylece DP 63 Mv ile meclise girmiş oldu. 

AKP'nin oy sayısını/oranını değiştirmemiş olmamıza rağmen değişen bir sonuç var: DP'nin de meclise girmesi ile MHP sadece 6 Mv kaybederken AKP 20 Mv kaybetti.

Meclis'e girmiş olan tüm partilerin Mv sayıları azalmış da olsa, DP sesini yükselterek demokrasiyi güçlendirmiş oldu. Ya da diğer bir deyişle, meclisteki sandalye sayısı AKP'nin aleyhine, 294 - 256 şeklinde değişmiş oldu.

Peki, meclise bir parti daha ilave edelim ve bu da sıradaki GP olsun. Bunun için yine AKP'nin oy sayısını/oranını sabit tutarken MHP'nin oylarının %4'ünü ve CHP'nin oylarının %3,1'ini GP'ye kaydıralım. Sonuç aşağıdaki gibi:

Böylece GP 62 Mv ile meclise girerken DP'nin 2 Mv kaybettiği koşullarda AKP 9 Mv kaybetti. Meclisteki dengeler ise AKP aleyhine 285 - 265 olarak değişti.

Peki bu iyi bir durum mu? Eğer derdiniz AKP'nin tek ses olmasını engellemek, demokrasiyi geri getirmek ise evet. Ancak derdiniz AKP'nin karşısına başka bir tek ses çıkarmak ise, hayır. Ancak bu noktada sorunun zaten demokrasi eksikliği olduğunu, çok partili bir rejimden sadece iki partinin hakim olduğu bir rejime geri döndüğünüzü hatırlatırım.

Ama yine de, CHP'nin çok mükkemmel bir politka izlediğini ve MHP'nin de bazı oylarının CHP'ye kaydığını düşünelim. MHP'nin %14,3 olan oy oranını kaydıralım CHP'ye. Mesela MHP'nin oylarının %5,7'sini kaydıralım ve CHP mecliste daha güçlü yer alsın. Bu duruma göre;
MHP meclis dışı kalmış oldu ve CHP 60 Mv daha kazandı mecliste. Hesaplamalar yine AKP'nin oy sayısının/oranının sabit kalması üzerine dayanıyor.

Ancak bu durumda daha kötüye değişen bir durum daha var. MHP'nin oylarının %5,7'sinin CHP'ye kayması ile CHP mecliste 60 Mv kazanırken, AKP de 36 Mv kazanmış oldu. Yani 2007 genel seçimlerinde tablo AKP 314, diğer 236 iken, bu durum AKP lehine 350 - 200 olarak değişti.

İşte bu noktada, sağda birlik, solda birlik, oyların tek bir yerde toplanması çalışmalarına geri dönüyorum. AKP iktidar olarak, eski iktidarlardan daha çok İYİ iş yapmıştır. eski iktidarlardan ise daha az sayıda kötü iş yapmıştır (yaptığı kötü işlerin ÇOK kötü işler olduğu ayrı yana). En az eski iktidarlar kadar yemiş, eski iktidarlardan daha fazla kadrolaşmıştır.

Fakat, sorun AKP'nin ne kadar iyi, ne kadar kötü iş yaptığı, ne kadar kadrolaştığı, ne kadar yediği değildir. Sorun AKP'nin elindeki gücü koruyarak daha kötü işlere yelken açmasıdır ve bunların hiçbiri YGS ile, KPSS ile alakadar değildir. AKP'nin oyununa gelen sevgili KILIÇDAROĞLU ise, 80 milyon insanın kaderi ile ilgilenmek yerine, medyayı YGS ile meşgul ederek, olan biteni örtpas etmektedir.

İşin siyasetine fazla dokunmadan, konuma döneyim. AKP'nin bu konuda en büyük gücü, farklı seslerin mecliste temsil edilememesidir, tek sesliliktir. Çözüm AKP'nin karşısına başka bir tek ses çıkarmak değildir. Zira, bunun ne kadar tehlikeli olabileceğini, AKP'nin oyları sabit kalsa da ne kadar onların işine geldiğini galiba anlatabildim.

Yapmamız gereken Türkiye'nin AKP - CHP - MHP üçgeninden oluşmadığını hatırlamaktır.

Burada anlattıklarım AKP yandaşlığı ve/veya CHP/MHP karşıtlığı gibi, hele DP veya GP sempatizanlığı olarak anlaşılmasın. Sadece son zamanlardaki aşırı partizanlıklara kızgınım zira Türkiye'nin sorunu partizanlık iken, daha da partizanlaşarak bu sorunu çözemeyiz...

Bir şeylerin değişmesi umudu ile,

Saygılarımla...


(Not: Kullandığım resimleri Isaac Roca'nın geliştirdiği D'Hont Metodu Hesaplama Programı aracılığı ile aldım. Program'da yaptığım olasılıkların linki'de aşağıdaki gibidir, detayları inceleyebilir, istediğiniz gibi oynayabilirsiniz:

07 Mayıs 2011

Anonymous Follower

Mayıs 07, 2011
Bloguma gelen son iki yorumdan ilk etapta şüphelenmiştim. Çünkü çok anlam içermeyen cümlelerdi ama bir şekilde de alakaları vardı yazılar ile...

İçinde herhangi bir bağlantı da bulunmadığı için daha sonrasında spam olmadıkları, yurtdışından birisinin blogumu Google Translate aracılığı ile takip edip, yorumlarını da google translate aracılığı ile çevirip gönderdiği kanısına vardım.

Zira mantıklı düşününce doğru da... Dolayısı ile bu yazı O kişiye ithaf edildi...

So, it's all about a new visitor of mine who follows my blog and leaves comments even Turkish... I am so happy and that's so sweet of you. But the fact that Google Translate doesn't work good for Turkish and, you can leave your comments in English... And If you want, upon your request, I will be glad to translate what I write and may be also post them on my English blog which is storytothelife.blogspot.com .

However, thank you so much my dear visitor... You made me happy!

P.S. It is my assumption that you exist and I will be even more happier if you really do exist -yeah the person that left the comments on my last 2 entries before that-!

03 Mayıs 2011

Birkaç Güzel Gün

Mayıs 03, 2011




Güneş süzülüyordu...
Yattığım yerden karıncaları izlerken,
Güneş süzülüyordu yaprakların ardından...

Elimde bir kaç güzel şiir,
Birkaç güzel şairden,
Herkes aşktan bahsediyordu,
Ben aşka boğulurken...







(Photo: Alyssa)

Ne İzliyorum?

StZiza

En Son Yazılar

randomposts