Bu vatanı satsak mı n'apsak diye düşünüyorum bazen... Aslında bunu düşünen ben değilim. Sağdaki soldaki gereksiz ve boş yorumların çıkar noktaları burası. Bu boş ve gereksiz yorumlar neler mi? Buyrun:
"Ne yapacaksın Türkiye'de bir üniversite okuyup, iş bulacağını mı zannediyorsun? Türkiye'de okumakla bir gelecek kazanılmıyor artık..."
"Avrupa vatandaşı oldun muydu oldu bitti, kurtardın geleceğini!"
"Türkiye'de artık ekmek aslanın ağzında değil, midesinde..."
"Üniversiteyi mi kazandın, hayırlı olsun bakalım, işsizlik ordusu yeni bir birey kazandı."
"Bu ülkenin sorunları artık çözülebilecek raddede değil..."
"N'apcan bilmem ne olup git mühendis ol!"
"N'apcan bilmem ne olup git öğretmen ol!"
...ve son darbeyi vuran da son iki madde oluyor bu konuda.
Hayır, anlamadığım nokta şurası: Burası benim ülkem, zamanında benim dedemin kurtarmak için ter döktüğü, atalarımın kan döktüğü, benim annemin ve babamın ülkeyi daha ileriye götürmek adına yeni bireyler yetiştirdiği güzel ülkem. Burası BENİM ülkem! Tek bir soru; ben ilerletmeyecek ve ben bu ülkeden kaçacaksam kim ileriye taşıyacak ülkeyi? Sorarım size...
Biz ülkeye son yıllarda kocaman bir işsizlik ordusu yetiştirmedik, kocaman bir mühendis ve öğretmen ordusu yetiştirdik, ihtiyacın üstünde mi hiç düşünmeden. İlahiyat, Fen, Edebiyat, İİBF, Güzel Sanatlar ve Eğitim Fakültelerinin hatta ve hatta Meslek Yüksek Okulları'nın öğretmen yetiştirdiği bir ülke haline geldik. bu ülkenin çok iyi bir idareciye, su ürünleri uzmanına, seyise, astronoma, biyologa, programlamacıya ihtiyacı var diye de düşünmedik. Kaldı ki bu sınıfa verilebilecek yüzlerce örnek var, yüzlerce...
Sonrasında ise kendi yarattığımız sorundan kaçmaya çalıştık ve bunlar oldu. Avrupa'da yaşayan, Avrupa'da bir süre vakit geçirmiş her kıçıkırık, düşüncesiz insan için Türkiye lanet bir yer, Avrupa ise cennet olarak gösterildi. Gençlerimiz her yaz Amerika'nın işçi açığını kapatmaya gitti ve gitmeye devam ediyor...
Kim bu vatan için bir iş yapıyor? Kim gerçekten kendine sağlam bir geleceği üniversitenin çok öncesinde hazırlamaya çalışıyor? Kim gerçekten bu ülkeyi ileri taşımaya çalışıyor? Birileri lütfen ben yapıyorum desin ve yaptığını göstersin...
Kesinlikle ve kesinlikle yurt dışına çıkmayı, yurt dışında Yüksek veya Doktora yapmayı kınamıyorum aksine kendim de düşündüğüm gibi yapanları da tebrik ediyorum, bu ülkeye henüz faydası varken geri dönmek koşulu ile...
Milliyetçi bir insan falan değilim. Zira kafamdaki düşünceleri de bilseniz bu düşünce yapısı bu yazıyı nasıl oldu da yazdı diyebilirsiniz. Lakin bu konu çok apayrı. Ben yıllarca bu ülkenin ekmeğini yedim, yazları bu ülkede çalışıp paramı kazandım, kendime zanaat edindim, sanat icra ettim. Yeri geldi simit sattım. Rabıta çakmasını öğrendim babamdan (bir öğretmen olmasına rağmen) ve inşaatlarda çalıştık beraber. Çilingirlik yaptım, fotoğraf stüdyosunda çalışıp uzun süreler kameramanlık - fotoğrafçılık yaptım. Markette çalıştım, yeri geldi karpuz sattım. Tarlaya pamuk toplamaya gittim, marul çapasına gittim, tütün dizdim. Sahne aldım bir çok oyunda, yönetmenlik yaptım sonra tecrübelerimle... Ben bunların hiçbirinden utanmadım, aksine gurur duydum! Kendime bir gelecek hazırladım. Her ihtimal karşılığında bu ülkeye bir şekilde fayda sağlamak istedim, bu ülkede kazanmak istedim! Astronom olmak istedim 4 yaşımdan beri ve o isteğimi yerine getirdim. Çok istedim ve daha çok başaracağım şey var...
Bu bir serzeniş, belki bir yakarış oldu lakin bana hiçkimse ama hiçkimse, üniversitelerin işe yaramaz olduğunu, insanların üniversiteyi kazandıktan sonra işsiz kaldığını söylemesin. Bu ülke insanı kendi hayalindeki işi yapmadıktan, hayali için çabalamadıktan, çalışmadıktan sonra manzara böyle görünebilir. Lütfen bu perdeyi kaldırın gözlerinizin önünden.
Benim ülkem kıçıkırık, yetersiz, geri kalmış, çökmüş, sorunlardan bunalmış, bitmiş bir ülke değil.
"Ne yapacaksın Türkiye'de bir üniversite okuyup, iş bulacağını mı zannediyorsun? Türkiye'de okumakla bir gelecek kazanılmıyor artık..."
"Avrupa vatandaşı oldun muydu oldu bitti, kurtardın geleceğini!"
"Türkiye'de artık ekmek aslanın ağzında değil, midesinde..."
"Üniversiteyi mi kazandın, hayırlı olsun bakalım, işsizlik ordusu yeni bir birey kazandı."
"Bu ülkenin sorunları artık çözülebilecek raddede değil..."
"N'apcan bilmem ne olup git mühendis ol!"
"N'apcan bilmem ne olup git öğretmen ol!"
...ve son darbeyi vuran da son iki madde oluyor bu konuda.
Hayır, anlamadığım nokta şurası: Burası benim ülkem, zamanında benim dedemin kurtarmak için ter döktüğü, atalarımın kan döktüğü, benim annemin ve babamın ülkeyi daha ileriye götürmek adına yeni bireyler yetiştirdiği güzel ülkem. Burası BENİM ülkem! Tek bir soru; ben ilerletmeyecek ve ben bu ülkeden kaçacaksam kim ileriye taşıyacak ülkeyi? Sorarım size...
Biz ülkeye son yıllarda kocaman bir işsizlik ordusu yetiştirmedik, kocaman bir mühendis ve öğretmen ordusu yetiştirdik, ihtiyacın üstünde mi hiç düşünmeden. İlahiyat, Fen, Edebiyat, İİBF, Güzel Sanatlar ve Eğitim Fakültelerinin hatta ve hatta Meslek Yüksek Okulları'nın öğretmen yetiştirdiği bir ülke haline geldik. bu ülkenin çok iyi bir idareciye, su ürünleri uzmanına, seyise, astronoma, biyologa, programlamacıya ihtiyacı var diye de düşünmedik. Kaldı ki bu sınıfa verilebilecek yüzlerce örnek var, yüzlerce...
Sonrasında ise kendi yarattığımız sorundan kaçmaya çalıştık ve bunlar oldu. Avrupa'da yaşayan, Avrupa'da bir süre vakit geçirmiş her kıçıkırık, düşüncesiz insan için Türkiye lanet bir yer, Avrupa ise cennet olarak gösterildi. Gençlerimiz her yaz Amerika'nın işçi açığını kapatmaya gitti ve gitmeye devam ediyor...
Kim bu vatan için bir iş yapıyor? Kim gerçekten kendine sağlam bir geleceği üniversitenin çok öncesinde hazırlamaya çalışıyor? Kim gerçekten bu ülkeyi ileri taşımaya çalışıyor? Birileri lütfen ben yapıyorum desin ve yaptığını göstersin...
Kesinlikle ve kesinlikle yurt dışına çıkmayı, yurt dışında Yüksek veya Doktora yapmayı kınamıyorum aksine kendim de düşündüğüm gibi yapanları da tebrik ediyorum, bu ülkeye henüz faydası varken geri dönmek koşulu ile...
Milliyetçi bir insan falan değilim. Zira kafamdaki düşünceleri de bilseniz bu düşünce yapısı bu yazıyı nasıl oldu da yazdı diyebilirsiniz. Lakin bu konu çok apayrı. Ben yıllarca bu ülkenin ekmeğini yedim, yazları bu ülkede çalışıp paramı kazandım, kendime zanaat edindim, sanat icra ettim. Yeri geldi simit sattım. Rabıta çakmasını öğrendim babamdan (bir öğretmen olmasına rağmen) ve inşaatlarda çalıştık beraber. Çilingirlik yaptım, fotoğraf stüdyosunda çalışıp uzun süreler kameramanlık - fotoğrafçılık yaptım. Markette çalıştım, yeri geldi karpuz sattım. Tarlaya pamuk toplamaya gittim, marul çapasına gittim, tütün dizdim. Sahne aldım bir çok oyunda, yönetmenlik yaptım sonra tecrübelerimle... Ben bunların hiçbirinden utanmadım, aksine gurur duydum! Kendime bir gelecek hazırladım. Her ihtimal karşılığında bu ülkeye bir şekilde fayda sağlamak istedim, bu ülkede kazanmak istedim! Astronom olmak istedim 4 yaşımdan beri ve o isteğimi yerine getirdim. Çok istedim ve daha çok başaracağım şey var...
Bu bir serzeniş, belki bir yakarış oldu lakin bana hiçkimse ama hiçkimse, üniversitelerin işe yaramaz olduğunu, insanların üniversiteyi kazandıktan sonra işsiz kaldığını söylemesin. Bu ülke insanı kendi hayalindeki işi yapmadıktan, hayali için çabalamadıktan, çalışmadıktan sonra manzara böyle görünebilir. Lütfen bu perdeyi kaldırın gözlerinizin önünden.
Benim ülkem kıçıkırık, yetersiz, geri kalmış, çökmüş, sorunlardan bunalmış, bitmiş bir ülke değil.
1 yorum:
Türkiye'de Türkler ile boğuşmak zor iş.
Yorum Gönder