Bundan yıllar öncesiydi... İşin açığı hatırlıyorum dersem yalan olur. Ama zihnimin bir yerlerinde kazılı olduğunu biliyorum bu anların. Bir çığlık yankılanıyor kulaklarımda, hıçkırıklar arasında.... Birilerinin canının yandığı kesin. Fakat hıçkırıkların sahibi dışında herkesi sevince boğan bir çığlık bu. Anlam veremiyorum bir an. Sonra içimden bir ses “hayat başlıyor” diyor. Doğrusu içimdeki sesten fazlası aynı şeyi söylüyor, tasdik edercesine: Gördüklerim, işittiklerim...
O kadar sakin o kadar sessiz ki, ortam... İşin açığını söyleyeyim, bu sessizlik ve sakinliği yaratan, içten içe bir gerginlik herkesteki... Bakmayın sessizlik diyorum lakin evden yükselen ardı arkası kesilmeyen çığlıkları saymadığımızda oluşan bir durum bu. Yalnız, dediğim gibi çığlıkları saymazsak ortam aşırı sessiz ve sakin. Bu aşırılık içindeki üç insanın içsel veya fiziksel hislerini ele alacak olursak, ikisi inanılmaz acı çekiyor. Üçüncüsü ise aslında mutlu. Ancak bu aşırı durum uzun sürmeyecek. Her şeyin bitmesinin ardından gerginliğin sebep olduğu sessiz ve sakin havanın yerini, bir curcuna ve telaş ortamı alacak. Yukarıda bahsi geçen 3 kişinin durumunda da değişiklikler olacak. Bu sefer ikisi mutlu, biri acı çekiyor olacak. Tamam, bu kadar yeter açıklıyorum durumu: 3 kişiden hala acı çekenin acısının sebebi ciğerlerine birden oksijen dolması. Tabi, henüz yeni yapılanmış organizmanın oksijen'e adapte olmamasından kaynaklanan bir acı bu. Olay sonuçlanmadan önce acı çeken diğer kişinin acısını ise 1989 yapımı “Bak Şu Konuşana” isimli bir filmden alıntı yaparak tasvir edebilirim galiba: “Limon kadar delikten, karpuz çıkarmanın kolay olduğunu mu zannediyorsun!?”.
Her iki durumda da mutlu olan, tek değişikliği, mutluluğunun milyonlarla çarpılması olan üçüncü kişinin mutluluğunu tasvir etmeme gerek yok zannedersem. Zaten bu işe kalkışsam da pek beceremeyeceğimin farkındayım.
Yeni bireyimizin acı dolu ilk nefesi aslında o oda da, o çatı altında, yeni teşrif ettiği bu dünyada neler yaşayacağının kısa bir özeti oluyor. Şu noktadan sonra kendince bilinçli, ebeveynlerince bilinçsiz yaşayacak olan arkadaşımıza hayat zaten süper bir karşılama hazırlamıştır: Sarılık!
Dostumuza yol görünmüş olur böylece, henüz ilk gününde... Oysa yıllar boyu tepilecek yüz binlerce kilometrenin sadece başlangıcıdır bu!
O kadar sakin o kadar sessiz ki, ortam... İşin açığını söyleyeyim, bu sessizlik ve sakinliği yaratan, içten içe bir gerginlik herkesteki... Bakmayın sessizlik diyorum lakin evden yükselen ardı arkası kesilmeyen çığlıkları saymadığımızda oluşan bir durum bu. Yalnız, dediğim gibi çığlıkları saymazsak ortam aşırı sessiz ve sakin. Bu aşırılık içindeki üç insanın içsel veya fiziksel hislerini ele alacak olursak, ikisi inanılmaz acı çekiyor. Üçüncüsü ise aslında mutlu. Ancak bu aşırı durum uzun sürmeyecek. Her şeyin bitmesinin ardından gerginliğin sebep olduğu sessiz ve sakin havanın yerini, bir curcuna ve telaş ortamı alacak. Yukarıda bahsi geçen 3 kişinin durumunda da değişiklikler olacak. Bu sefer ikisi mutlu, biri acı çekiyor olacak. Tamam, bu kadar yeter açıklıyorum durumu: 3 kişiden hala acı çekenin acısının sebebi ciğerlerine birden oksijen dolması. Tabi, henüz yeni yapılanmış organizmanın oksijen'e adapte olmamasından kaynaklanan bir acı bu. Olay sonuçlanmadan önce acı çeken diğer kişinin acısını ise 1989 yapımı “Bak Şu Konuşana” isimli bir filmden alıntı yaparak tasvir edebilirim galiba: “Limon kadar delikten, karpuz çıkarmanın kolay olduğunu mu zannediyorsun!?”.
Her iki durumda da mutlu olan, tek değişikliği, mutluluğunun milyonlarla çarpılması olan üçüncü kişinin mutluluğunu tasvir etmeme gerek yok zannedersem. Zaten bu işe kalkışsam da pek beceremeyeceğimin farkındayım.
Yeni bireyimizin acı dolu ilk nefesi aslında o oda da, o çatı altında, yeni teşrif ettiği bu dünyada neler yaşayacağının kısa bir özeti oluyor. Şu noktadan sonra kendince bilinçli, ebeveynlerince bilinçsiz yaşayacak olan arkadaşımıza hayat zaten süper bir karşılama hazırlamıştır: Sarılık!
Dostumuza yol görünmüş olur böylece, henüz ilk gününde... Oysa yıllar boyu tepilecek yüz binlerce kilometrenin sadece başlangıcıdır bu!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder