25 Aralık 2008

Duygusal Diyaloglar - II

Sıradan bir günde arkadaşlarla kantinde oturulur. Arkadaşlardan birinin uzun süredir, kantinde gördüğü bir kız vardır. Bu kız her gün kantine aynı saatte gelir, çayını sigarasını içer ve gider. Söz konusu arkadaş kıza artık yanıktır. Kantindeki bu takip süreci daha sonra arkadaşın ağzından şu cümlelerle yankılanacaktır: "Her gün iki saat kesişip gidiyorduk yaa!..." (??!)

İki gün, üç gün, beş gün, hafta derken artık konuşmanın zamanı gelmiştir. Konuşulacaktır fakat arkadaş bir türlü cesaret edememektedir. Arkadaşın adına konuşmak için bir kurban seçilir: Duygu!

Duygu, kızla tanışıp durumu anlatmak için yanına gider. Olaylar gelişir:
Duygu: Merhaba, oturabilir miyim?
O kız: Düşündüğüm şeyse oturamazsınız! (düşündüğü?)
Duygu:Hayır düşündüğünüz gibi değil... (??!)
O kız: Ee, ne peki?
Duygu: Ya biz arkadaşlarla tek başına oturan, göze batan arkadaşların masasına otururuz, onlarla tanışır, ortamımıza davet ederiz. O açıdan...

Ters bir duruma düştün madem çevir kazı yanmasın. Hayır anlamadığım şey, kız ne düşündü, Duygu ne düşündü? Ama işin en kötüsü herhalde toparlayamadan batırmak olurdu...


(April Daize)

Hiç yorum yok:

Ne İzliyorum?

StZiza

En Son Yazılar

randomposts