Merlow ve İcatları
Bir varmış, bir yokmuş, hikayeler anlatıladururmuş. Değirmen su taşırken, aylar akar geçermiş. Develer tellal olur, tek boynuzun masalını çığırırlarmış...
Penceresinden ayları sayarmış Merlow, geçirdiği zamanı takip edebilmek için. Kasabaya geldiğinden beri dört yeni ay geçmiş. Geçmiş zaman geçmesine ama, Merlow bir sürü nicelikler öğrenmiş...
Palyaço ile konuştuktan sonra kasabaya dönen Merlow, bir ahşap atölyesine gider. Fakat bu ahşap atölyesi öyle sıradan bir yer değildir Merlow için. Bu ahşap atölyesinin ustası, oyuncak üretmektedir. Hikayenin meşhur Gepetto ustası gelir aklına hemen Merlow'un. Yanına çekine çekine gittiği oyuncak ustası, şişman, sakallı ve gür saçlı birisidir.
Merlow'u görünce kaşlarını çatarak bakması, beklemediği bir karşılamadır Merlow'un. "Korkuttum mu seni, ufaklık?" derken gülümsemeye bırakır yüzündeki ifadeyi usta, bir yandan köşede duran gözlüklerine uzanırken.
- Gözlerim görmez benim pek, ama ne zaman ki, görmeye ihtiyacım olmayacak kaba işlerle uğraşırım, atarım bu camları bir kenara...
- "Ben...." der Merlow çekine çekine...
- Sever misin oyuncakları?
- Eh...
- Eh mi, oyuncak sevmeyen çocuk mu olurmuş ufaklık?
- Kitap severim ben çok... Yıldızları bir de... Bir de.... Iııı... Gökkuşağı'nı...
- Söyle o halde akıllı bıdık, adın ne, ne ararsın buralarda tek başına?
İlk başta biraz çekine çekine, sonra sakallı oyuncak ustası Petrov'un gülümseyen yüzünü gördükçe, heyecanla, anlatır hikayesini Merlow. Uzunca bir diyaloğa tutuşurlar Petrov usta ile, çocukça olduğu kadar olgun da bir diyaloğa... İşte Merlow'un ahşabın dilini öğrenmeye başlaması bu minik atölyede, böyle başlar.
Becerikliliği, Merlow'u kısa sürede iyi bir çırak haline getirir. Çalışkan bir çocuk olan Merlow, kısa sürede ahşaptan iyice anlar hale gelir. Bunu akşamları, arta kalan ağaçları, yontarak, onlarla yeni aletler yaparak gerçekleştirmiştir. Merlow geçen dört aydan sonra, artık gitme vaktinin geldiğini bir akşamüstü yağan bahar yağmurundan anlar. Gökkuşağı'nı görür görmez gözlerinin önüne gelir yine Tek boynuz...
Ancak bu sefer kendini apar topar yollara atmaz. İşe koyulur. İşine yarayacak güzel aletler yapar kendine ahşaptan. Sandığının tekerleklerini yenileyerek başlar işe...
2 haftasını hazırlıklarıyla geçirdikten sonra, vakit gelmiştir Merlow için. Ustası ile vedalaşır yola koyulmak üzere. Ustası, sandığına, Merlow için hazırladığı çeşitli, ufak tefek, yontma aletlerini bırakır...
- Petrov ustanı unutmayacaksın Merlow, yoksa bozuşuruz senle?!
- Unutmam usta!
- Aferin, delikanlı... Büyüyorsun artık. Yolun açık olsun demek düşer bana, ama burada bir evin olduğunu da hiçbir zaman unutma. Ben sadece minik bir tohum serptim sana öğrettiklerimle. Ve biliyorum ki, sen o tohuma çok iyi bakacaksın, büyütüp güzelleştireceksin.. Gökkuşağı'na gelince de...
Petrov kulağına yaklaşır Merlow'un ve bir şeyler fısıldar kulağına. Merlow'un ustasını bıraktığı için asık olan suratı yerini tatlı bir gülümsemeye bırakır ustasının kulağına fısıldadıkları ile... Sarılır boynuna kocaman Petrov ustanın ve koyulur yoluna...
Hafiften yağmur başlar Merlow kasabayı terk ederken sanki kasabanın gözyaşlarıymışçasına ve yola koyulur Merlow, Gökkuşağı'na...
(Resim: Ernst Juch'un Toy Maker isimli tablosu)
1 yorum:
İyi ki şimdiye kalmış bu masalı okumam, gökkuşağını değil belki ama o serin yağmur damlalarının birazını buldum içimde bu sayede yeniden. Teşekkür ederim.
Yorum Gönder