Ünlü
Garibim ben. En azından Kayseri halkından aldığım izlenim bu... Lakin zaman zaman yediğim haltları düşünürsek, normal bir insan gibi davranmadığımı, yani kelimenin özü ile garip olduğumu ben de itiraf ediyorum. Yazın ayağında bot, sırtında evi olan; bulduğu yere oturan (orta resimdeki İstiklâl Benetton'un önü ve ben adım gibi eminim orada hala %50 indirim yazıyordur, birisi bakıp bana haber etse yaa...), dinlenmek için zaman-mekan ayırt etmeyen; ilginç bir şapka takan, uzun saçlı, uzun sakallı; yeri geldiğinde saçını sakalını ören bir herif ne kadar normal görünebilir?
Garibim ben. En azından Kayseri halkından aldığım izlenim bu... Lakin zaman zaman yediğim haltları düşünürsek, normal bir insan gibi davranmadığımı, yani kelimenin özü ile garip olduğumu ben de itiraf ediyorum. Yazın ayağında bot, sırtında evi olan; bulduğu yere oturan (orta resimdeki İstiklâl Benetton'un önü ve ben adım gibi eminim orada hala %50 indirim yazıyordur, birisi bakıp bana haber etse yaa...), dinlenmek için zaman-mekan ayırt etmeyen; ilginç bir şapka takan, uzun saçlı, uzun sakallı; yeri geldiğinde saçını sakalını ören bir herif ne kadar normal görünebilir?
Kayserilinin açısından da durum aynen böyle: "Ortaam, bu gün bi adam gördüm, adam demeye bin şahit. Adam dicen ama saçı uzun (neredeyse belinde artık :) ), keçi gibi bir karış sakalı var, kısa don giymiş bi dene de altına, çıkmış pisilketin tepesine ordan oraya koşuşturuyo... Bi de şapka takmış hele hiç sorma, sanırsın altındaki pisilket değil at...". Hâl böyle olunca ben sokağa çıkar çıkmaz istisnasız bütün gözler üzerime dikiliyor. Kimisi sadece bir an için bakıp kafasını çeviriyor, kimisi ben yanından geçene kadar gözünü ayırmıyo ve hatta kimisi beni görür görmez olduğu yerde donup kalıp uzun uzun beni seyrediyor, taa ki ben gözden kaybolana kadar.
İşte bu süreçlerde bazen ilginç yorumlar duymuyor değilim: "Şşşt, sataniste bak laaaa!!!", "Sakalını si...min çocuu, tipine bak", "Abla, abla adama bak uzun saçlıııı!!!", "Rakçı olum bu rakçı....", "Şuna bak şuna, arkadan kız, önden keçi!!!"... Düşününce hepsi çok komik, ben gayet eğleniyorum buranın halkı ile, cidden...
Bazen bir çok kişi için en kolay ve mantıklı çözüm benim turist olabileceğim oluyor. Bu yüzden "Hello, how are you?" yada "Abi, sen turist misin?" gibi şeyleri duymuşluğum çok. İşte bu süreçler içerisinde diyalog kurmaya cesaret edebilenler oluyor, ilk şokunu atlatıp. Tabii bu kadar büyük cesareti de çoğunlukla çocuklar gösteriyor...
İşte bu şekilde ortaya çıkıyor Şaşıran Diyaloglar. Şaşkınlığın verdiği soru işaretlerini giderme çabaları ile.. 2 hafta kadar önce de yine benzer bir diyaloğu yaşadım. Bisikletle eve dönerken yakındaki ilk öğretim okulundan çıkmış çocuklardan biri adımı sordu. Soruyu duyunca birden geri geldim ve söz konusu şaşıran diyaloğumuz böylece oluşmuş oldu...
(Sefa, Mehmet ve Şevki adında 3 çocuk ve arkadaşları)
Sefa: Abi, senin adın ne?
Aziz: Ne oldu, niye merak ettin adımı?
Sefa: Ha, yok abi bişi, yok...
Aziz: Tamam, tamam gel buraya... Benim adım Aziz, senin ki ne?
Sefa: Sefa abi benim adım.
Aziz: Ne güzel, kaça gidiyorsun sen Sefa?
Sefa: 3'e gidiyom ben abi.
Aziz: 9 yaşındasın yani?
Sefa: Evet abi. (Tam o esnada arkadaşları gelir)
Aziz: Niye bu kadar merak ettin bakalım adımı?
Sefa: Yok abi, öyle merak ettim, ondan..
Aziz: (çocuklara uzun uzun baktıktan sonra gülümseyerek) Garip görünüyorum di mi size?
Sefa: Evet abi, farklı görünüyon..
Mehmet: Abi saçın niye uzun senin?
Aziz: Bilmem, uzatmak istedim...
Mehmet: Bıyığın da uzun abi senin...
Aziz: Valla, saç-sakal-bıyık, ne varsa uzattım. Üşengeçliktendir belki kimbilir... Sizler kaç yaşındasınız?
Mehmet: 10 yaşındayım abi ben.
Şevki: Ben 8 yaşındayım abi!
Aziz: Peki, bakın neredeyse bir 15 yıl var ben kadar olmanıza, bakalım siz o süreçte ne kadar değişeceksiniz, nelere karar vereceksiniz.
Mehmet: Top sakal bırakcam abi ben...
Şevki: Ben bırakmıcam sakal-bıyık, sevmiyom ben...
Aziz: Gördünüz mü, hepiniz şimdiden bir profil çizmişsiniz.. Hele bi yıllar geçsin bakalım.
Sefa: Abi, okulda öğretmenlerin bişi demiyo mu sana?
Aziz: Yok hayır, demiyorlar. Sizin okullarınız gibi değil üniversite, farklı...
Şevki: Eee, abi hiç kestirmicen mi saçını sen?
Aziz: Askere giderken kestireceğim illa ki.
Şevki - Sefa: (şaşkınlıkla) Abi sen askere gitmedin mi ki? Kaç yaşındasın sen?
Aziz: 23
Sefa: Ee, sen niye gitmedin askere benim abim gitti geldi.
Aziz: Bana "sen önce okulunu bitir, askerlik ondan sonra" dediler.
Şevki: Hee, ben biliyom benim bi abim de gitmedi daha, okuyo diyee...
Sefa: Abi sen gitara mı gidiyon peki?
Aziz: Efendim?
Sefa: Gitara mı gidiyon abi, gitara...?
Aziz: Yok, yok hayır...
Sefa: Peki abi, ünlü müsün sen??
...
Hepsi meraklı gözlerle bana bakıyordu, ben de onlara baktım uzun uzun... Gülümsedim, "Hayır, öğrenciyim ben sadece, ünlü değilim" dedim. Sonra yolladım onları evlerine geç kalmasınlar diye... Gülümsedim ayrıldım aralarından.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder