21 Eylül 2012

İtalya Yolcusu

Eylül 21, 2012

Hazırlıklar, hazırlıklar, hazırlıklar... Aylardır süren koşuşturmacanın ardından İtalya yolculuğunun vakti geldi çattı. 


Maksat yine astronomi ve uzay tabii ki: Uzay Nesli Kongresi ve Uluslararası Uzay Kongresi. Bu sefer sevdicek de eşlik ediyor bana İtalya yolunda.

Yolculuk, Napoli, Pizza, Roma, ve İtalya'dan bahsedeceğim sizlere ayrıntılı ancak şu an birazcık vize detayları ile ilgili bilgi vermek istedim.

İtalya ile ilgili en büyük hayal kırıklığı, Kayseri'de ikamet etmeme rağmen vize başvurusu için İzmir'e gitmem gerektiği oldu. Türkiye'nin çok büyük bir çoğunluğu bu tarz işlerde direk İzmir'deki konsolosluğa bağlı maalesef. Konsolosluk sayfasında da bulunan resmi, ek olarak buraya da koyuyorum. Haritada, yeşil bölgeler İzmir Konsolosluğu'na, beyaz bölgeler Ankara Konsolosluğu'na ve gri bölgeler İstanbul Konsolosluğu'na bağlı. 


Bu şoku atlattıktan sonra, belgelerimi toparlayıp yola koyuldum. Ancak bu cümle ile ilgili açıklamam gereken 3 nokta var:

Belgeler
İtalyan konsolosluğunun sayfasında sizden istenen belgeler listeleniyor. Ancak kesinlikle bu belgelerle yetinmemeniz gerekiyor. Unutmamanız gereken nokta, yazılı belgelerin başvurunuzun alınması içi gereken esas belgeler olduğu. Vize alımınızı ne kadar sağlama almak istiyorsanız o kadar fazla belge ile gitmeniz gerekmekte.

Gerekli belgeler (turistik veya bir konferans için): pasaport, 2 adet biyometrik fotoğraf, davet mektupları, gidiş-dönüş biletiniz (veya rezervasyonunuz), otel/hostel rezervasyonunuz, AB standartlarnda €30.000 teminatlı seyahat sağlık sigortası.
Benim ekstra olarak yanıma aldığım belgeler: Eski pasaportlar, eski schengen vizelerinizin fotokopileri, bankadan onaylı maaş dökümü (masrafları sizin adınıza başkaları karşılıyorsa, onların maaş dökümleri ve sizin masraflarınızı karşıladıklarına dair yazdıkları imzalı bir dilekçe), Öğrenci belgesi, masrafları karşılayan kişi veya kişilere ait tapu, araba ruhsatı vs, 
Başvuru sırasında benden istenen belgeler: Masrafları karşılayan kişilerin ve giden kişinin son ay kredi kartı ekstreleri, Nüfus Cüzdanı fotokopisi, eski pasaportu olmayan kişiler için Emniyet'ten daha önce pasaport almadığınıza dair protokol yazısı.

Bunlara ek olarak vize ücretini yanınızda bulundurmanız gerekiyor. 26 yaş altı öğrenci iseniz ve bir konferansa gidiyorsanız bu durumda vize ücreti ödemiyorsunuz. Bunun dışı durumlarda 141 TL olan vize ücretini ödemek durumundasınız, ek olarak 68 TL şirket için ödüyorsunuz (Gönül yeni simgeyi kullanmak isterdi ancak sorunlar el vermiyor).

Yolculuk
Vize işlemleri için yola çıkmadan önce dikkat etmeniz gereken bir husus var. Konsolosluğun web sitesinde vize işlemleri için randevu almanız gerektiği yazıyor, hatta bir randevu linki var ancak böyle bir durum yok. Vize işlemlerini iData isimli şirket aracılığı ile yürütmek zorundasınız. Bu işler için iData'yı aradığınızda randevu alınmadığını, her sabah 08.30 ile 12.00 saatleri arasında vize işlemlerini yaptıklarını, dolayısı ile 08.30'da gelmeniz gerektiğini söylüyorlar. Ancak SAKIN ve SAKIN bu bilgiye de aldanmayın.

İşin gerçeği şu şekilde: Evet, iData vize işlemlerini saat 08.30 ile 12.00 arasında gerçekleştiriyor ancak, kalkar saat 08.30'da kapıya gelirseniz size "git, yarın gel!" derler. iData, her gün sabah 08.30'da kapılarını açtığında ilk 20 kişiye sıra numarası verip, 21. kişiye hiç bir istisna göstermeden geriye kalan herkese yarın gelin diyor. Bu noktada, yola çıkacaksanız kesinlikle, saat sabah 6'dan önce iData'nın kapısında olacak şekilde yola koyulun. 7'den sonra ise ilk 20 içine girmeniz zor.

Acente
Vize işlemleri için uzak bir şehirden geliyorsanız, İzmir'e sabahın köründe ulaşamayacağınız, dolayısı ile gittiğiniz ilk gün vize başvurunuzu yapamayacağınızı göz önüne aldığımızda, yol parası, İzmir'de yeme-içme parası, konaklama parası vesaire derken, vize masraflarına ek olarak en az 250 TL masraf daha yapıyorsunuz. Bu noktada, sizin yerinize başvurunuzu yapan acenteler devreye girebiliyor. Ben bunu vize başvurusuna gittiğimde öğrendim maalesef. 

Süreç şu şekilde işliyor: Bütün belgelerinizi hazırlıyorsunuz, acenteye kargo ile gönderiyorsunuz. Acente sizden vize işlemleri için 80 TL alıyor ve sizin hiçbir mülakata vs gitmenize gerek kalmadan bu işi profesyonelce yerine getiriyor.

Tüm bu sıkıntıları atlattı iseniz, artık başvurunuzu tamamlamışsınız demektir. Ancak şirketin yapmadığı başka bir iş ise pasaportunuzu size göndermek. Bu noktada ya pasaportunuzu 5 iş günü sonra gelip alacaksınız, ya da işlemler tamamlandığında bir kişinin ismini vereceksiniz ve o kişi sizin yerinize pasaportu teslim alacak (acente üzerinden yaptığınızda bu sıkıntıdan da kurtuluyorsunuz). Son önemli nokta ise, o an kimin adını verdi iseniz pasaportunuzu kesinlikle o kişinin teslim almak zorunda olduğu, başka birine asla teslim etmiyorlar, yani sonradan bu kişiyi değiştirme şansınız yok.

Tüm bu sıkıcı, uzun, uğraş veren işlemlerden sonra, 5 iş günü sonunda vizenizi aldı iseniz, İtalya sizi bekliyor demektir.

Tüm bu süreçte sevgili Ece, yeşil pasaportu olduğu için rahattı. Ben de vizemi aldım bugün. Çarşamba günü İstanbul'dan Napoli'ye uçuyoruz...

Sağlıcakla...


Velespit Günlüğü - I

Eylül 21, 2012
Bisikletimle bu yaz ne deli istediğim kadar gezememiş olsam da, neredeyse üstünden hiç inmedim ve her yere onunla gittim. Tüm iş güç arasında, ve sevdiceğin bisiklet eğitimleri sürecinde, kendimce turlara çıkmaya vakit bulamadım.

Bu yaz başında bulduğum bir Android uygulaması olan Move! Bike Computer sayesinde, gittiğim güzergahları Google Maps üzerinde kaydetme imkanı bulurken, bir yandan toplam mesafe, ortalama hız, maksimum hız, gibi bazı istatistikleri de edinme şansım oldu.

Bu istatistikleri ilk etapta Facebook ve Twitter üzerinden paylaşmaya başladım ancak, baktım ki kendim için bile sonrasında bunları bulmam sıkıntı haline geldi. Bu sebeple derli toplu olabileceğini düşündüğüm için bir Velespit Günlüğü'm olsun dedim ve tabii ki tercih blog oldu.

Şimdiye kadar 3 kayıt almışım uygulama aracılığı ile. Bunların ilki ise deneme niteliğinde. Havalar malum, Pazartesi'de İtalya'ya yolculuğumun başladığı düşünüldüğünde, daha ne kadar bisiklet gezileri yapabilirim bilemiyorum ancak, kayıtlarım bundan sonra bu günlük altında toplanacak.

Aşağıda tarih sırasına göre geçmiş istatistikleri bulabilirsiniz (kph: saatte kilometre).

3 Haziran 2012
Mesafe: 6.93 km
Toplam zaman: 0:28:11
Aktif zaman: 0:23:40
Duraklanan zaman: 0:4:30
Ortalam hız: 17.55 kph 
En yüksek hız: 59.40 kph
Toplam tırmanış: 252 metre
Toplam iniş: -346 metre

4 Haziran 2012
Mesafe: 17.72 km
Toplam zaman: 1:22:48
Aktif zaman: 1:07:06
Duraklanan zaman: 0:15:41
Ortalam hız: 15.85 kph
En yüksek hız: 67.78 kph
Toplam tırmanış: 635 metre
Toplam iniş: -629 metre

19 Eylül 2012
Mesafe: 22.42 km
Toplam zaman: 2:6:21
Aktif zaman: 1:20:11
Duraklanan zaman: 0:46:9
Ortalama hız: 16.78 kph
En yüksek hız: 36.00 kph
Toplam tırmanış: 1167 metre
Toplam iniş: -1142 metre

20 Eylül 2012

Abii, Vidi, Veni! - N

Eylül 20, 2012
Abii, Vidi, Veni!
Gittim, Gördüm, Geldim!

Bir sürü yazılmamış hikayeden, unutulmuş, silinmiş anılardan sonra, tüm yol anılarımı buraya aktarmaya karar verdim. Bakalım bu ne kadar başarı ile gelecek...

Merakla kalın...

16 Eylül 2012

14 Eylül 2012

Öyle Bir Geçer Zaman ki...

Eylül 14, 2012
Bazen zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyorum. Bir bakıyorum, 10-15 günlük bir süreç çat diye geçmiş ben farkına varmadan. Geçtiğimiz günlerde, kendi kendime bu konuyu düşünürken, bunun benim için iki durumda gerçekleştiğini fark ettim:

1. Kıçımı devirip, yatıp, hiçbir şey yapmadığım dönemlerde.
2. Kafamı kaşıyacak vakit bulamayana dek yoğun hale geldiğim zamanlarda.
Kim bilir belki sizler için de böyledir durum...

09 Eylül 2012

Kırmızı

Eylül 09, 2012
Her şeye zamanı vardır insanoğlunun. En yoğunum dediği günlerde bile, kendine en güzel vakitleri ayırır. Ve bir insan aynı anda bir sürü iş yapıyorsa, inanın yeni bir tanesine daha vakti vardır. 

Ama bizler zaman bulamayız hiçbir şeye ve en büyük bahanemizdir "hiç zamanım yok, kafamı bile kaşıyamıyorum" cümlesi. Ama tam bu noktada en önemli olan şey de, zaman dağıtımının kişiye özel olduğu ve asla yargılanmayacağıdır.

Kendimizi yargılarız ancak bu zaman taksimi sonunda ve benim bu açılardan kendimi suçlayacak çok yanlışım var. Bunlardan birini de şimdi gidermeye çalışıyorum. Yazmadığım zamana, büyük bir hüzünle... Ancak her ne olursa olsun bunun edebiyatını yapmayacağım, çünkü yazmamış dahi olsam, damarlarımda akan birikmiş duygular vardı ve ben eminim ki bu zamanı kendime yeni bir şeyler oluşturmak için, belki de geleceğe dair güçlü bir şeyler kurmak için kullandım.

İşte tüm bu kurmaca uzunca bir yılın öncesine dayanıyor... Gece gelen bir telefona, uyku sersemi bir konuşmaya... Takip eden günün sabahında akılda soru işaretleri belirdi bir anda, geçmişte bağlantıları olan, farklı iki insan üzerinden...

Bu bağlamda koyuldum yola iki gece önce. Daha önceden kaçırmış olduğum bir treni de o zaman yakalayabildim işte... Tren bir yandan geçen koca bir yıla bakış sebebi de oldu işin açığı...

Bir sürü yaşanmışlık, anı, tartışma, gezi, ve mesafe dolu bir yıl, aslında bizi getirmek istediği yere getiriyordu. Bilmem belki de, sevdiceğin beklediği, benimse bildiğim yerdi bu geldiğimiz nokta. Ve bu yolu çizen de kırmızı bir kanepe ve biraz kırmızı şarap oldu. Biraz benden, biraz ondan derken, bir yıl geride kalıvermiş işte. 

Yürünecek daha çok yol var, beraberce, çok fazla eylül ayı, çok fazla gün, çok fazla yaşanmışlık, çok fazla anı... Hepsi içimde, hiç bu kadar emin olmadığım- bir sevgi ile süslenecek, sevdiceğin kulağıma fısıldadığı melodiler eşliğinde...

Bağlamak lazım artık: yazmadım çok uzun bir süre, kendime ve sevdiceğe bir gelecek hazırlama derdinde... Oldu, oluyor, olacak. Yazılmamış bu kısa geçmişin telafisi ise, yazıldığında güzel bir hikaye olacak, bizi bekleyen güzel bir gelecek ile yapılacak!

Şimdilik yapılacak tek şey var: Lot's of wine and lot's of talking!

Ne İzliyorum?

StZiza

En Son Yazılar

randomposts